25 Nisan 2014 Cuma

Zeytinyağlı Yaprak Sarması


Zeytinyağlı yemeklere olan ilgim aile çevresinde meşhurdur. Hatta sırf bu münasebetten vaktinde ege taraflarına taşınmayı arzuladığımda rivayetler arasında. Tabi ki her misafir menüsünün baştacı yaprak sarmasını da burada anmadan geçemeyeceğiz. Bir çok farklı çeşidine şahit olsam da itiraf etmeliyim ki arapların sarması tam benim damak tadıma uygun düşen. Klasik çekişmeyi kendileriyle de yaşamaktayız. Bulunduğum körfez ülkesindeki arap arkadaşlarımın her bir türü( suriyelisi ummanlısı mısırlısı lübnanlısı) yaprak sarmasının kendilerine ait olduğunu savunuyor bende aman yunanlılar duymasın diyorum :P Yahu dedim içimden ee hadi bizim baklavaya sahip çıkıyorsunuz, arkadaş bari sarma bizde kalaydı.
Neyse gel gelelim tarifimize;
Her ne kadar kuş üzümlü, fıstıklı, tarçınlı, İstanbul usulü yaprak sarmasını daha çok sevsem de kendileri eşim tarafından veto yiyor her defasında.Tuzluysa tuzlu, tatlıysa tatlı diyenlerden.
Arap usulü yaprak sarmasının bizimkinden en büyük farkı ise sarmaların daha tombik ve bol ekşili olması.
Adanalı olan bir arkadaşımda yine çok lezzetli bulduğum sarmasının sırrının, domates sosu ve sumak olduğunu söylerdi.
Adanalı arkadaşımdan, İstanbul geçmişimden ve Körfez bölgesindeki 1-2 yılımdan esinlenerek kendi damak tadıma uygun bir tarif yakaladım sanırım.Umarım sizlerde beğenirsiniz

Malzemeler :

  • 3 orta boy soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 1/2'şer bağ taze nane,maydanoz,dereotu
  • 1/2 çay bardağı zeytin yağı
  • 1.5 su bardağı pirinç
  • 1/2 su bardağı bulgur
  • 1 çay kaşığı Kara biber-Kırmızı biber-Kimyon
  • 1 Tatlı kaşığı sumak
  • 2 Tatlı kaşığı tuz
  • 1 Limon
  • 1 Tatlı kaşığı nar ekşisi
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 2 yemek kaşığı domates sosu(ev yapımı)
  • 1 kg kadar salamura asma yaprağı

Arzuya göre sos:(Ben bu sefer yapmadım)

  • 5-6 diş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 3 yemek kaşığı zeytin yağı
  • 2 tatlı kaşığı sumak

Yapılışı :

  • Salamura yapraklar fazla tuzun arınması için iyice suda yıkanır. Şayet taze yaprak kullanacaksanız 2-3 dk sıcak suda haşlamanız yeterlidir.
  • İç pilav için zeytin yağının yarısı pilav tenceresine alınır,küp küp doğradığımız soğanlar ve sarımsak hafifçe kavrulur.
  • Soğanların rengi dönmeye başlayınca salça ve domates sosunu ekler 1-2 dk'da böyle kavururuz.
  • Yıkadığımız pirinç ve bulguru tencereye aldıktan sonra pilavın dibine yapışmaması için ara ara karıştırmaya devam ederiz.
  • Bir 5-6 dk pirinçleri kavurduktan sonra sırasıyla baharatları ekleriz.
  • Baharatlarında ekledikten sonra pilavı ocaktan alır kenarda soğumaya bırakırız
  • İlk sıcağı geçen pilavın içine yeşillikler yarım limon suyu ve nar ekşisinide kattıktan sonra yaprakları sarmaya başlayabiliriz.
  • Sarma işlemine geçmeden önce tencerenin dibine 1-2 sıra kart yapraklardan serip,yaprakların kopardığımız saplarını koyarsa, hem sarmanın alt sırasının yanmasını engeller, hemde doğal bir ekşi tadı elde etmiş oluruz.
  • Sarma işlemi bittikten sonra tencereyi ocağa alıp ayırdığımız yarım bardak zeytin yağı, 1/2 limonun suyu ve 1 yemek kaşığı domates sosunu da ekledikten sonra üzerini geçecek kadar su ekleyip orta-kısık ateşte 45 dk kadar pişiririz.
  • Taze yaprak kullanmış olanlar bu esnada bir çay kaşığı daha tuz ekleyebilirler.
  • Piştikten sonra arzu ederseniz üzerine sarımsaklı-sumaklı sos gezdirip ılık olarak servis edebilirsiniz.
Afiyet olsun :)


Bir porsiyon zeytinyağlı yaprak sarma kaç kalori?

Kalori (kcal)231
Karbonhidrat (g)32.4
Protein (g)5.4
Yağ (g)9





22 Nisan 2014 Salı

Pastane Simidi


Uzun süredir eşimle evde simit denemeleri yapmaktayız. Simit.. öğrencilik yıllarımın baştacı. Sadece öğrencilik mi!! Şimdiler de ise eve özlemin adı. Hele o çocukluğum, okuldan eve dönerken annenin  aldığı, ince belli bardaktaki çay-zeytin-peynire katık,kardeşlerle pay edilerek yenen mis gibi çıtır çıtır...Biraz daha devam edersem adına şiir bile yazabilirim :)
Klasik bülbül ve altın kafes muhabbetine girmeyeceğim ama 8 yıllık gurbetim de koymadım hiç bir sokak lezzetini, "Tophane Taş Fırın Simidi"nin yerine. Yeri gelmişken birde mekan bilgisi verelim madem.
Evet İstiklal Caddesine yolu düşenler mutlaka üzerinde "Tophane Taş Fırın Simidi" yazan el arabasından simit alsın.Denk gelmedi mi Galatasaray Yokuşu'ndan aşağı inin, Boğazkesen Caddesi'ne geldiğinizde sağ tarafınıza dikkat.Oralarda bir yerde sizi bekleyen mekan, küçük, pasaklı ama lezzetli. İşte benim çocukluğumun simitçisi. Civarında bulunan fırınlarda da hala taş fırın kullanan mekanlara rastlayabilirsiniz. Denemenizi tavsiye ederim
Bulunduğum ülkeler de illa ki bu işe el atmış girişimciler vardı. Ama şuan yaşadığım yerde ise ne yazık ki aradığım lezzeti bulamadım.
Geçen yine canımın çok fena simit çektiği bir anda eşimden parlak fikir gecikmedi;
Biz neden denemiyoruz ?
Evet o gün bu gündür denemekteyiz.
Sanırım bugün paylaşacağım tarif 5. yada 6. denememiz olacak.
Neticeleri sorarsanız bence ilk denememiz gayet başarılıydı.
Ama sonrasında değiştirdiğimiz un markası vs derken arada küçük kıvam problemleri yaşamadık değil.
(İşte bu yüzden kullandığınız un ve ölçü kabınız çok önemli;)
Son denememiz ise tamamen sokak simidi formatından uzak,havalı,şık mekanlardan çıkma.İnce belli bardaktaki çaya oda talip ama çay en çok kime yakışır tabi ki bu sizin takdiriniz ;)
Bugün sizlerle paylaşacağım tarif bir pastane simidi. Kaşarlı olarakta denedik ve sonuçtan gayet memnun kaldık.
Bu yüzden de hemen sizlerle paylaşalım istedim.
Sokak simidiyle de çok yakında burada olacağız takipte kalın efendim ;)

Malzemeler: (8-10 tane)

  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1 çay bardağı süt
  • 1 paket instant maya
  • 3 tatlı kaşığı tuz
  • 2 tatlı kaşığı şeker
  • 1 silme tatlı kaşığı mahlep
  • 1 çorba kaşığı sirke
  • 5-6 Su bardağı un
  • 1 çay bardağı pekmez
  • 1 su bardağı susam
Yapılışı:
  • Maya,şeker,tuz ılık suda eritilir.Süt ve sıvı yağ eklenir
  • Mahlep ve sirkede eklendikten sonra yumuşak kıvamlı bir hamur elde edene kadar un konur. (Benim kullandığım una ve ve ölçü kaplarına göre bu 6 bardak oldu. Sizlerde 4 ila 6 bardak arasında bir miktarı hamurunuzun kıvamına göre tercih edebilirsiniz.)
  • Hamur iyice yoğurulduktan sonra bir kenarda 10-15 dk dinlenmeye bırakılır hemde mayasını alması beklenir.
  • Bu esnada susamları orta hararetli ateşte sürekli karıştırmak suretiyle kavuruyoruz. Hiç yağ koymuyoruz çünkü susamların kendi yağı yeterli olacaktır.
  • Pekmezi simitlerin sığabileceği bir kaba alıp 1'e 1 ölçüyle sulandırıyoruz.
  • Mayasını alan hamuru uzun bir rulo haline getirip 9-10 bezeye ayırıyoruz
  • Her bir bezeyi unladığımız tezgahta 25-30 cm uzunluğuna gelecek kadar şeritler haline getiriyoruz.
  • Şeridi ikiye katlayıp saç örgüsü gibi birbirinin etrafına doluyoruz, iki ucunu birbirine yapıştırarak halka formunu veriyoruz.
  • Halkaları önce pekmez karışımına ardından kavurduğumuz susamlara batırıyoruz
  • Yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye belli aralıklarla dizdikten sonra, önden ısıtılmış 200 derecelik fırında üzeri kızarana kadar pişmeye bırakıyoruz.
  • Ortalama yarım saat sonra simitlerimiz servise hazırdır.
Ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edene kadar un ilavesini sürdürebilirsiniz.
Hamuru yoğurduktan sonra 15-20 dk mayalanması için dinlendiriyoruz

Bezelere ayırdığımız her bir hamuru 25-30 cm lik şeritler haline getiriyoruz

İkiye katlanmış şeridi birbiri etrafına dolayarak bildiğimiz simit formunu veriyoruz

Arzu ederseniz kare halinde açıp arasına kaşarda ekleyebilirsiniz

Kızarmış simitlik susam ayrı olarak satılmaktadır. Evinizde kendinizde hazırlayabilirsiniz.


Afiyet olsun :)




15 Nisan 2014 Salı

Şekerpare


Akşama hamsili pilavımızı yaptık ama şimdi de yanına güzel bir tatlı lazım. Eşimin ailesi balığın yanında ya helva sunarlar yada "kedi batmaz" denen kolay mı kolay bir tatlı.Ama ben bugün size Oktay Usta'nın benim tarafımdan modifiye edilmiş şekerpare tarifini vereceğim. Ben kurabiye nevinden olan tatlılarda ağza gelen yemiş tadını  daha ziyade tercih ettiğimden içine bolca yemiş ekledim. Çocukluğumdan beri en sevdiğim tatlı daha bir sevilir hale geldi. Bu arada çocukken bizim için tatlının adı "Şekerfare"idi. Annemizin eteğine dolanır bize şekerfare yapsana diye tuttururduk. Hey gidi çocukluk...


Malzemeler :


  • 5 yemek kaşığı irmik
  • 2,5 yemek kaşığı hindistan cevizi
  • 2,5 yemek kaşığı dövülmüş fındık içi
  • 2 yumurta(birinin sarısı tatlıların üzerine)
  • 200 gr tereyağı
  • 1/4 su bardağı pudra şekeri(bir bardaktan bir parmak eksik)
  • Aldığı kadar un(2-3 su bardağı ile başlayabilirsiniz)
  • 1 limon kabuğu
  • kabartma tozu-vanilya

Şerbeti için :

  • 3 su bardağı şeker
  • 4 su bardağı su
  • 3-4 damla limon suyu

Yapılışı :

  • Yumurta ile pudra şekeri iyice karıştırılır.
  • Hindistan cevizi, irmik, fındık içi, limon kabuğu eklenerek oda sıcaklığına getirdiğimiz tereyağı ile iyice yoğurulup karışımımız macun kıvamına getirilir.
  • Yumuşak bir hamur elde edecek kadar un ve kabartama tozu-vanilya eklenir. Bu miktar daha öncede bahsettiğimiz gibi yer yer farklılıklar gösterebilir. Tavsiyem 2 su bardağı un ile başlayıp kıvama göre azar azar ekleme yapmanızdır.
  • Hamur yeterince yoğrulduktan sonra, ufak parçalar kopartılarak şekillendirilir
  • En son üzerine ayırdığımız yumurta sarısını sürüp bir çatal yardımıyla çizik atarız. 
  • Yumurta sevmeyenler üzerini fındıkla da süsleyebilir
  • 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirilir.
  • Bu esnada şerbet hazırlanır. 
  • 3 su bardağı şeker 4 su bardağı su ile kaynamaya bırakılır.Şerbetin hazır olduğunu anlamak için parmak testi yapabilirsiniz.Kaynamaya başaladıktan bir 5-10 dk sonra tırnağınızın üzerine bir damla damlatın çok akışkansa bir miktar daha kaynatabilirsininz. Hafif ağdalanınca 1-2 damla limon sıkılıp ocağın altını kapatabilirsiniz.
  • Şerbet ve tatlı ikisi de ılıkken birbirleri ile buluşturulabilir.





Afiyet olsun.




14 Nisan 2014 Pazartesi

Hamsili Pilav


Geçtiğimiz Türkiye ziyareti çok kısa sürse de aklımda almayı planladığım bir çok şeyi alma fırsatım oldu bu sefer çok şükür.Türkiye sevdalısı olan gurbet kuşları bilirler, al al sığdırmazsın memleket havasını bir türlü bavullara."Ha bide şunu da al yanına kızım, bunda yaptım sana" diyen annelerimiz varsa ee gerisini siz düşünün :).Her ne kadar ben taşıma suyla değirmen dönmez,yaşadığın yerin şartlarına alış ve uyum sağla, anlayışında olsam da  evlendikten sonra bu mantıktan da eser kalmadı.İşte yine bu düşüncelerden sıyrılmış salı pazarında gezerken, hamsiler bize göz kırpınca, minik minik hamsilerin son deminden de faydalanma şansı yakalamış olduk.Uzun süredir evde denemek istediğim hamsili pilav için güveçte alındımı artık geriye sadece kolları sıvamak kalıyordu ki sadece bu emre amade güveçlerde valize tıkış tepiş yerleştirildi kırılamaması temennisiyle :)
Yine başarılı bir yolculuktan sonra ne güveçlerde kırılan vardı nede hamsilerimden uçmayı deneyen. Hamsilerim taze, güveçlerim sağlamdı. Eee o zaman ne duruyoruz haydi helva yapmaya! Pardon! Hamsili pilav yapmaya ;)

Malzemeler ( 4 kişilik): 

  • 600-700 gr hamsi
  • 1 orta boy soğan
  • 1 su bardağı pirinç
  • 1 yemek kaşığı kuş üzümü
  • yarım demet maydanoz
  • yarım demet dereotu
  • tuz, kırmızı biber, karabiber, tarçın(isteğe bağlı)
  • 50 gr tereyağı
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ

Yapılışı:

  • Soğanlar küp küp doğranıp sıvı yağda kavrulur.
  • Sıcak suda 1-2 dk yumuşattığımız kuş üzümleri de soğanların yanına eklenir.
  • Pirinç yıkandıktan sonra rengi pembeleşmiş soğanlar ile 2-3 dk kavrulur.
  • Üzerine normal pilav pişirir gibi 1'e 2 oranında sıcak su ve baharatlar eklenip pilavımız pişmeye bırakılır.
  • Demini alan pilav ılıdıktan sonra içine doğradığımız yeşillikler eklenir.
  • Bu esnada küçük toprak kaseler(güveçler) tek tek yağlanır. Yıkayıp kılçıkları temizlenmiş hamsiler parlak tarafları altta kalacak şekilde güvecin tabanından başlayarak tek tek dizilir.
  • Güvecin kenarlarına gelince hamsiler bir tarafları dışarı sarkacak şekilde sıralanır
  • Hamsileri sıraladıktan sonra ortada kalan boşluğa pilavdan eklenip kenarlardan sarkan hamsiler ile üzeri tamamen kapatılır.
  • En son küp küp doğradığımız tereyağını güveçlerin üzerine koyduktan sonra 170-180 derece fırında hamsili pilavımız üzeri kızarana kadar pişirilir. Bu ortalama 25-30 dk eder.





Afiyet olsun :)




11 Nisan 2014 Cuma

Doğdan Büyülü Bohça


Hazır çayların lafı açılmışken, sizlere daha bugün keşfettiğim bir çaydan daha bahsetmeden geçemeyeceğim.
Doğadan Firmasının bitki çaylarından hepinizin haberdar olduğundan eminim. Ama ben geçen hafta öyle bir çeşidine rastladım ki iyikide rastlamışım. İsmi Doğadan Büyülü Bohça. Geçen hafta ki Türkiye ziyaretimde karşıma çıktı kendileri. Eşimle farklı bitki çaylarını denemekten çok zevk aldığımız için hemen attık sepetimize.
Seçimimiz ıhlamur-ekinezya  oldu. Ihlamur bizim buralarda bulunmadığından ilk tercihimiz olma sebebiydi, ekinezyanın o yumuşak tadıyla güzel bir ahenk yakalamış.Vel-hasılı tat olarak kesinlikle tatmin edici geldi bize. İnternette yaptığım küçük araştırmaya göre ise gonca gül-yeşil çay en çok beğeni alan çeşidiymiş.
Ama çayın tadına bakmadan önce kutuyu açtığınızda ilk sürpriz karşılıyor sizi. Şık şeffaf zarfından yine şeffaf poşetinde çayınız çıkıyor. Renkli iri taneleri tek tek görüyor olmak heyecan verici, zira yapaylığın arttığı günümüz dünyasında avucunuzda bir tutam mis kokulu rengarenk ot tutuyor olmak, size kendinizi bir çiçek bahçesinde koşuyor hissi verebilir. Hele birde benim gibi seyyahsanız ve o anda vatanınızdan kilometrelerce uzaktaysanız gözlerinizi kapatın ve poşet çayınızı koklayın aa bide bakmışsınız anneniz gelmiş elinde bir bardak ıhlamurla yada şirketin çaycısı abi buyur simitte koydum yanına diyor... Ya işte böyle etkiledi bizi Doğadan Büyülü Bohça. Yani adı gibi 'Büyülü' ;)
Bu arada harika poşet dizaynından hiç bahsetmiyorum bile bakınız şekil 1a :)
Yolu Türkiye ye düşenler mutlaka hadiyelik yanınıza alın derim.
Şimdi biz mevcut tek kutu çayımızı bitmesin diye gıdım gıdım içme kararı aldık,siz tedbirli davranın ve biraz stok yapın ben çayın memleketinde bile böylesine rastlamadım zira ;)
Şekil 1 a


Detoks Çay-Mrvdetokssu


Evet malumunuz bahar ayları bu yıl erken kapıyı çaldı. Hemen ardı sıra yaz ise sabırsızlıkla beklemede. Şimdi yaz demek tiril tiril incecik kıyafetler demek,tatil demek,deniz demek,kum demek,güneş demek...
Şimdi burada duralım, ben tiril tiril kıyafetler mi dedim az önce !!!
Evet işte o tiril tiril kıyafetler, ahh ahh bayanların bütün çileside o incecik kıyafetlerde yine incecik narincicik durabilme çabası değil mi Birde rengarenk cıvıl cıvıl olurlar hani!!
Beyaz giyinmeden de geçermiymiş bir yaz hem!!
Tamam tamam panik yapmaya gerek yok hanımlar ve tabi ki arzu eden beyler :)
Şimdi sizin için harika bir detoks  tarifi var.Adı Mrvdetokssu :)
Önce tarifin sahibinden biraz bahsetmek istiyorum. Kendisi şirin mi şirin gencecik bir diyetisyen. Merve Bilge Atalay.İnstagram vasıtasıyla tandım Merve hanımı. Online diyetin mucidi,instagramdan da takibe alabileceğiniz Merve hanım çok faydalı postlar yayımlıyor. Hanımları topluca diyete sokup birde üstüne üstlük fevkalade motivasyon sağlıyor. Neden mi çünkü o işini çok seviyor.
Sizde kendisini takipte kalarak bu çok faydalı ve bir o kadar da eğlenceli bilgilerden yararlanma olanağı sağlayabilirsiniz.
Buradan Merve hanıma sevgilerimizi gönderip hemen tarife geçelim

Malzemeler:


  • 2 litre içme suyu 
  • 1 kabuk tarçın
  • 1 kök zencefil
  • 1 kök zerdeçal
  • 3 karanfil
  • 3-4 gül gonca
  • yarım limon
  • 1 avuç maydanoz
  • 4 dal taze reyhan yada fesleğen
  • 6 dal taze nane
Yapılışı:
  • Malzemelerin hepsi normal oda sıcaklığındaki suya eklenip 2 saat dinlenmeye bırakılır.
  • Sabah 11:30'dan yatana kadar normal su gibi tüketilir.
  • Merve hanım bu tarifi yayınlarken eş zamanlı yapılmak üzere 5 günlükte bir diyet programı yayımlamıştı.Sizde kendisinin yayımladığı diyetin yanında yada mevcut diyetinizin yanına 5 gün süreyle her gün taze hazırlamak suretiyle tüketebilirsiniz.
  • Hemen uyaralım hamilelere,emzirenlere,kronik rahatsızlığı olanlara bu ve bunun gibi detokslar uygun görülmüyor.
Afiyet olsun ama yağ olmasın :)

Çayı denediğim gün evde taze otlardan kalmamıştı.Sevgili diyetisyenimiz tazesinin bulunmadığı durumlarda birer tatlı kaşığı kurularından da konabileceğini söylüyor.





9 Nisan 2014 Çarşamba

Funiyki Tatlisi- Külah Tatlısı


Uzun bir aradan sonra yine yeniden merhaba. Malumunuz bahar bu sene Türkiye ye erken geldi. Ben ve benim gibi seyyahlar ise bir yandan Türkiye ye gerçek baharların gelmesini beklerken bir yandan da zahir de olsa bu erkenci bahara özenmedi değil hani.
Bugün sizlerle bana baharı hatırlatan bir tarif paylaşmak istiyorum. Bu sıralar sıkça karşınıza çıktığından eminim, kendileri Bulgaristan menşeli. Metal huni kalıplar lazımmış ama biz kalıpsızda yaptık çokta güzel oldu. Lafı uzatmadan hemen tarife geçelim.

Malzemeler:( 20-23 tane)


Hamuru için;

  • 2 Yumurta-birinin sadece beyazı
  • 1 kahve fincanı yoğurt
  • 1 kahve fincanı şeker
  • 1 kahve fincanı sıvı yağ
  • Kabartma tozu-Vanilya
  • Aldığı kadar un( Yumuşak ele yapışmayacak bir hamur olacak kadar)

Muhallebisi için;

  • 1 adet yumurta sarısı
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 paket vanilya
  • 1/4 su bardağı nişasta
  • 3/4 su bardağı un
  • 1 litre süt
  • 50 gr-1 yemek kaşığı tereyağı
  • Akışkan kıvamlı bir muhallebi için 1 paket toz krem şanti (evde yoksa dert etmeyin ;)

Üzeri için;


Dilediğiniz süsleme malzemesi. Fikir olması adına ben pudra şekeri,dövülmüş ceviz ve minik renkli şeker süslemesinden kullandım.

Yapılışı: 

  • Tatlımızın muhallebisini soğuması için önden hazırlıyoruz.
  • Muhallebi için vanilya ve tereyağı hariç bütün malzemlerini tenceremize alıp iyice karıştırıyoruz.
  • Karışımımızı ocağa alıp muhallebi kıvamı elde edene kadar orta ateşte karıştırmaya devam ediyoruz.
  • Tencereyi ocaktan indirdikten sonra ilk sıcağı geçmeden tereyağı ve vanilyayı da ekleyip soğumaya bırakıyoruz.
  • Soğuyan muhallebimize bu aşamada toz şantiyede ekleyip mikserle çırparak daha akışkan bir form elde edebiliriz.
  • Hamuru için;yumurta yoğurt şeker sıvı yağ bir yoğurma kabına alınarak iyice karıştırılır.
  • Yavaş yavaş un ve diğer toz malzemeler eklenerek yumuşak bir hamur elde edilir.(Kullandığınız undan una değişmek suretiyle ilk etap 4 kahve fincanı un koyarak başlayabilirsiniz, hamurunuzun tepkisine göre ekleme yapabilirsiniz.)
  • Elde ettiğimiz hamuru bezelere ayırdıktan sonra her bir bezeyi 3-4 ml inceliğinde açıyoruz (mantı hamurundan biraz daha kalın olacak şekilde) .
  • Açtığımız hamurlarlardan parmak kalınlığında şeritler kestikten sonra bu şeritleri etrafını yağladığımız kalıplara açıklık kalmayacak şekilde sarıyoruz.
  • Kalıpları yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye yerleştiriyoruz.
  • 180 derece fırında üzerleri pembeleşinceye kadar pişiriyoruz.
  • Pişen külahlarımızı soğuduktan sonra kalıplarından çıkartıp içlerini muhallebi ile dolduruyoruz.
  • Buzdolabında 2 saat dinlendikten sonra tatlılarınızı dilediğiniz gibi süsleyip servis edebilirsiniz

Külah kalıplar yetersiz geldiği için yağlı kağıttan külah yapımı için faydalandım

Külahların hamura yapışma riski ihtimaliyle kalıplarımı önce yağlı kağıtla kapladım



İkinci denememde kalıplarımı doğrudan kullandım ve yapışma olmadığını gördüm

Külahlarınızı mahallebiyi rahat koyabileceğiniz bir kaba yerleştirin.


Afiyet olsun :)